Hülya Gülay

Hülya Gülay
"İnsanın fikri neyse zikri de oymuş derler dostlar; benimkiler sanal alemde gezintiye çıktılar...Çaldıkları her kapı açılır mı bilinmez, eğer sizin kapınızı çalarlarsa korkmayın, size zarar vermezler..."
Bugün  çok mutluydum, çok!

Hani insan kendine, ben kimim diye sorar ya hatta sayfalarca yazar ararken cevabını. Fark eder, cevabı ararken geçmişini sorguladığını.
Tanrı defalarca fırsat tanır insana; işte bugün o anlardan birini yaşadım. Bir telefonun sayesinde yıllarca geriye gittim. Bir kadın beni oğlunun düğününe çağırdı.
Gittim!
Masada otururken o aileyle tanıştığım zamanı hatırlamaya çalıştım. Hesapladım yirmi altı yıl olmuş. Ağlamak istedim ama üzülürler diye ağlayamadım. Gözyaşım içime dipsiz bir kuyuya doğru aktı aktı sessizce.
O ilk günü; onları tanıdığım o ilk günü hatırlamaya çalıştım.
Beni evine kahve içmeye çağırmıştı. Ayaklarım beni evine götürdüğünde boy boy sıralanmış beş çocukla karşılaştım. Beni çok iyi karşıladılar, sevindiler.
Kahvemi içerken dedim ki: Allah’ım bu çocuklar nasıl büyüyecek. Büyümüşler; hem de her biri birbirinden güzel.
Sonra onlardan neden uzak kaldığımı düşündüm. Onların büyüyüşünü neden izleyemediğimi düşündüm.
Bir zamanlar bir dostum bana “En büyük yatırım insana yapılan yatırımdır.” demişti. Bu kadın ve kocası en büyük yatırımlarını çocuklarına yapmıştı hem de savaşların arasında. Hele savaş yüzünden aylarca evine dönemeyen o baba ve onun geleceğini umut eden bir kadın ki o yanılmadı; onları büyütmüşler.
Onların beni gördüklerinde gözlerinde gördüğüm ışık; işte o, gerçek sevginin ışığıydı. Sevgiyi ararken bencilliğin içine gömülmüş bir sürü ilişki yaşamıştım.

Sonra kendime sordum “Neden yanlış insanların yayındaydım!” diye. Cevap o kadar acı ki… Ama yine de bugün çok mutluydum, çok!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder