Olan, olacak olan, benim, senin, herkesin düşündüğü
şeymiş. Bu düşünceye şahsi hayat görüşü deniyor ve yaşamımız da bu doğrultuda ilerleyip
gelişiyormuş, haberin var mı?
Evrendeki her şeyin birbirleriyle titreşim
halinde, vücudumuzdaki her organ ve hücrenin de dâhil olduğu dünyadaki bütün
nesnelerin, canlıların kendilerine has titreşimleri olduğunu, benzerlerin
birbirlerini çektiğini, bizim titreşimlerimizle uyumlu olan her şeyin, karşı
koymaksızın bizim hayatımıza çekildiğinden haberin var mı? Bunun bizim için,
her zaman olumlu bir şey anlamına gelmediğinden, haberin var mı?
Bütün duygu ve düşüncelerimiz kalbimizin
enerjisinde bilgi olarak bulunuyormuş, kalbimiz, inanç ve duygularımızı
elektromanyetik titreşimli dalgalara dönüştüren bir tür aracı olarak hizmet ediyormuş.
Bu elektromanyetik dalgalar vücudumuzla sınırlı kalmayıp, bütün çevremize uzanıp,
bizi kuşatan her şeyle iletişim halindeymiş. Kalbimiz, bütün inançlarımızı,
geleceğe yönelik düşlerimizi ve duygularımızı başka dile, titreşim dalgalarının
kodlanmış diline çevirip, bunları evrene gönderiyormuş, haberin var mı?
Bizim enerjimizle rezonans içinde olan her
şey hayatımızda tahakkuk ediyormuş, inandığımız bütün düşünceler yaşamımızda
gerçekleşiyormuş. Ne dilersek dileyelim, mantık seviyesinden kalp seviyesine
taşımazsak olmazmış, haberin var mı?
İç âlemimizde sahip olduğumuz her şey, dış
dünyada da karşımıza çıkıyormuş, bunun kaynağı da düşüncelerimizmiş. Uzun
süreli, sık sık düşündüğümüz, hissettiğimiz ve söylediğimiz her şey rezonans
alanımızı oluşturuyormuş, haberin var mı?
Sadece sen, ben değil, diğer bütün insanlar da
aynı şekilde enerji gücü yayıyormuş, aynı titreşimdeki enerjiler birbirlerini
çektikleri için tıpkı bizim diğer insanları ve olayları kendimize çektiğimiz
gibi başka insan ve olaylar da bizi çekiyormuş, haberin var mı?
Peki ya bu şahsi görüş denen şey, yanlış
bilgi ve olgulara dayanıyorsa, dünyayı nasıl bir kaos haline getirdiğimizden
haberin var mı?
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder