Hülya Gülay

Hülya Gülay
"İnsanın fikri neyse zikri de oymuş derler dostlar; benimkiler sanal alemde gezintiye çıktılar...Çaldıkları her kapı açılır mı bilinmez, eğer sizin kapınızı çalarlarsa korkmayın, size zarar vermezler..."

Güvenmek

Güven, diğer insanlarla aramızda bir köprüdür. Bilirsiniz güvenilen insanlara “sağlam” denir. Sözleriyle eylemleri birbiriyle örtüşür. Yalan dolan yoktur onlarda, verdikleri sözü tutarlar, kıvırmazlar. Köprünün üstünden sabırla geçmenizi beklerler. Ayakların korkak adımlar atarak yürür. Onlar bilir içindeki korkuyu, nasıl da tir tir titrediğini, ürktüğünü… ama yine de ona doğru yürümek istediğini hatta koşmak, kucaklamak istediğini ve yine bekler sabırla seni.
Güveni oluşturan şeyler vardır dostlar; saygı, dürüstlük, tutarlılık ve ölçülü olmak; samimi ve tenkide açık bir paylaşım içinde bulunmak. İşte bunlardır “güvenmek” yolunda büyük mesafe kaydetmemizi sağlayan.
Sen köprünün başında düşünürken, altından çok sular akar geçer. Gözlerin takılır suyun ışıltısına, hızına kapılırsın, maziye dalarsın berrak görüntüsünde. Yaşadığın olaylar, insanlarla arandaki bu güven köprüsünü bazen kötü yönde etkiler. Uzadıkça uzar köprü; varamazsın bir türlü karşıya, yolun sonuna, her adımda dikenler batar ayağına.
İnsanın kendisiyle ilgilenildiğini bilmesi güven sağlar. İlişkinin ilk zamanlarında bundan yoksun kalan, daha ileriki dönemde oluşacak belirsizliklere karşı aşırı duyarlı olur. Kolayca paniğe kapılır.
 Bir insana verilebilecek en değerli hediye; sevgi, saygı, ilgi ve zamandır. Sevgiyle ve güven duygusundan yoksun olarak büyüyen insan, gelişmek için gerekli deneyimleri elde edemez. Kendi kendini yönlendiremeyeceği için de bağımsız bir insan olamaz. İşte bu yüzden tüm ilişkilerinin temelinde hep güven arar ve bulduğundan da emin olmak ister.
İnsan anlaşıldığını ve kendisine önem verildiğini hissederse rahatlar; sevgi ister, eşitlik ister, cevap ister, kabul görmek ister, anlayış ister, dostluk ister, benimsenmek ister, dinlenmek ister, tutarlılık ister. İşte böyle bir ortamda iki insan arasında doğar ilişki ve o yeni bir kişilik geliştirir. Kendi düşüncelerini yaratır. Kendine ait değerler ve yaşama ait hedefler belirler. Bir işbirliği içinde yaşamını sürdürür. Onun da nefes alan bir canlı olduğunu düşünerek korkutma, utandırma ve gururunu kırma gibi kavramlardan uzak durulmalıdır. İlişki içinde insan kendini güven içinde hissetmeli ve sağlıklı bir gelişim süresi yaşamasına imkan verilmelidir. Söz birliği ve işbirliği yapmak, ilişkide oluşacak güven için gereklidir. Terk edilme ve sevilmeme korkusu gelişime olanak vermez. Dolayısıyla gelişemeyen her ilişki bitmeye mahkumdur.
Güzel bir tanımlama değil mi? Evet ama bilmelisin ki bu tanıma göre yaşamın boyunca sana bunu sağlayacak hiçbir şey ve hiç kimse olmayacak. “Güven dışarısıyla ilgili değildir.” diyecek biri, “o içten gelen ve her deneyimle daha da büyüyen bir zihin halidir.” diyecek. “Güven zamanla ve insanların sana olan davranışlarıyla ortaya çıkar.” diyecek. “İlişkiler üzerinden güven duymayı öğrenemezsin.” diyecek. Tam tersine sen zaten sonsuz bir güvenle doğdun. Sadece onu bir süreliğine kaybettin diyecek. “Hayır diyeceksin hayır! Onu kaybetmedim, elimden aldılar, acımasızca aldılar. Ben onlara koşarken çelme taktılar hep. “Bana güven!” dediklerinde gülümsedin. Her defasında ayağa kalktın yerden, yine gülümsedin, hep gülümsedin.
Yine, “güven, sen doğduğunda hesabına yatan yüklü bir sermaye gibidir.” diyecek biri. “Sermayeni boşa harcadın be güzelim.” diyecek sırıtarak. “Yaşadığın acı güvensiz hissetmenden değil, güveninin yavaşça yitip, harcanıyor olmasından kaynaklanıyor. Kendini tehdit altında görmen güven kırıklığı yüzündendir.” diyecek.

Gittin; sevilmediğini, önemsenmediğini düşündüğün için,
Onun gözünde kendini değersiz hissettiğin için,
Gidince ağlar insan, acır yüreği, bu acıyı yaşaman gerekiyordu, yaşadın
Amma velâkin umut insanın içinde pır pır eden kuşmuş,
Artık kanadını çırpacak halin kalmadı, sadece cılız sesi duyuluyor cik cik!

Zihninin içinde, kişisel algılarından oluşan dünyanda bir şeyler korkunç, endişe verici görünse de, aldığın tüm darbelere, kırılganlıklarına ve ihanetlere rağmen hala derinliklerinde bir yerde varlığını sürdüren “güven duyma, teslim olma” gerçeğinle yüzleş. Tüm incinebilirliğine rağmen güvenmeye devam edeceğin gerçeğine ver dikkatini. Çılgın gibi saldırıp düşüncelerinle üzme kendini, yürü sadece hayata güvenerek.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder