Sanat eğitimi gerekli (mi?)
Evet, gereklidir; insanda her türlü yeteneğin ortaya çıkmasına neden olur.
Duygularımızı elimizdeki malzemeye aktarırken yaşam zenginleşir. Çevremize ve hayata farklı bir gözle bakmasını öğreniriz. Kişiliğimiz gelişir, duyan, gören, düşünen ve yaratan bir varlık haline geliriz.
“Sanat eğitimini çocuk için gerekli midir?” diye sorduğumuzda ise alacağımız cevap hiç tereddüt etmeden “Evet” olacaktır.
Her çocuğun bir gün yetişkin olacağını düşündüğümüzde ise eğitimin hedefinin çok büyük olduğunu görürüz. Çocuğun içinde yaşadığı dünyayı kavramasında, hissettiği şeylere karşı reaksiyon (tepki) göstermesinde çok önemli rol üstlenir.
Sanat eğitimini bir bütünlük içinde düşünüldüğünde ise, birey ve toplum için can damarı olduğu anlaşılır.
Her şeyden önce, bizim için önemli olan nasıl bir insan yetiştirmek istediğimizdir. Bireyin kendisine, içinde yaşadığı topluma ve dünyaya var olduğunu anlatması belki de karşılaştığı en zor deneyimdir.
Yaratıcılığını istediği alanda kullanıp geliştirebilen her çocuk, kendi kendine yardım edebilen, yaşantısındaki zorlukları yenebilen bir yetişkin olacaktır.
Yaratıcılığın ortaya çıkmasında etkili olan, çocuğun aldığı eğitimdir. Yaratıcı etkinliklerin, çocukla etkin bir iletişim kurulmasında ve çocuğun kendisini tanımasında oldukça yarar sağlayacağını söyleyebiliriz. Dolayısıyla kendini daha iyi tanıyan çocuk, başarılı olamadığı konularda da yaratıcılığını kullanarak başarısını arttırabilir.
İnsan, yeteneğini kullanma yolunu ancak iyi bir eğitimle geliştirir.
Sanatın eğitici gücü, akıl ve duyguyu bir bütün haline getirir hatta ikisi arasındaki işbirliği özgür insanın da yolunu açar.
Bunun için daima sanattan yararlanabiliriz.
Robert J. Shiller, duygusal insanı akıllı yapmanın tek yolunun onu önce sanatsever yapmak olduğunu savunur.
Sanat eserinde ortaya çıkan özgür tavır, yalnız onu yaratanı değil, onunla iletişim kurabilen bütün insanları da özgürleştirir.
Burada vurgulanması gereken önemli ikinci nokta sanatsever insanları çoğaltmada öncü olacak kurumlardır. Bunların başında okullar ve belediyeler gelmelidir. Neden bu iki adı söylüyorum. Çünkü çocuklarla hem de yetişkinlerle çabuk ve etkin biçimde iletişim kurabilirler. Kitlelere ulaşmak onlar için çok kolaydır. Tabii burada önemli olan tercih meselesidir.
Şimdi vereceğim örneğin çarpıcı olacağını düşünüyorum.
Sunay Akın, bir televizyon programında oyuncak müzesindeki oyuncakları anlatırken, sıra savaş oyuncaklarına geldi. Bu oyuncakları Almanya’dan aldım dedi ve anlatmaya devam etti.
Hitler, savaş başlamadan on yıl önce bu oyuncakları üretmiş. Çocuklar bu oyuncaklarla oynayarak adeta savaşa hazırlanmışlar. Savaş başladığındaysa çocuklar hiç de yabancı olmadıkları bir ortamla karşılaşıyorlar. Aradan geçen on yıldan sonra bu çocukların askerlik çağına geldiğini düşünürsek, sistemin nasıl çalıştığını görebiliriz.
Öyleyse biz de dünyayı seven, hayatı seven bireyler kazanmak istiyorsak önce çocukların kalplerini kazanmalıyız.
Belediyelerin sanata öncelik tanıması, kurslar açması, eğitmesi, fırsatlar vermesi işte bu noktada çok önemlidir. Nitekim benim de fotoğraf sanatıyla tanışmam, belediyenin yıllar önce açmış olduğu fotoğrafçılık kursuyla başladı.
Atatürk, “Güzel sanatlarla uğraşmayan bir milletin hayat damarlarından biri kopmuştur.” diyor. Onun sanata ne kadar önem verdiğini hepimiz biliyoruz. Çocuğun elinden tutup resim sergisine götüren bir cumhurbaşkanıdır.
O bir öncüdür, yol göstericidir. Halkı tarafından bu kadar sevilmesin nedenlerinden biri de budur. Halkını iyiye, doğruya, güzele yönlendirmiştir.
Yapılan araştırmalar, dünyamızdaki sorunları sıralarken, ozon tabakasının delinmesi, açlık, susuzluk ve boş vakitleri değerlendirmeden söz ediyor. Televizyon bir süre bu görevi üstlendi. Fakat artık o da yetmiyor. İlk önceleri insanları eğlendirirken daha çok uyuşturduğu fark edildi. Oysa insan, beynini çalıştırması, vücudunu hareket ettirmesi gereken bir canlıdır.
Sanat, bu görevi tek başına üstlenecek kadar güçlüdür. Yeter ki fırsat verelim.
Bu fırsatı verecek olanlar okullar ve belediyelerdir. Bunun için çok hevesli belediyelerimiz var. Belediye başkanlarımız var. Onları yalnız bırakmanın doğru olmayacağını düşünüyorum. Hep birlikte güzel etkinlikler yapabiliriz.
Hedef, mutlu, yetenekli, kendine güvenli bireyler yetiştirmektir. Dünyanın buna ihtiyacı var…